Black Rock, 1881 yılında, altın arama işinden dönerken, Güney Hint Okyanusu’nda kayboldu. Belki de geminin ortadan yok olmasından daha ilginç olanı, olayların devam etmesiydi. Papua Yeni Gine’li tüccarlara göre, gemi limandan, Batı Afrika yönüne değil, doğu istikametine doğru ilerleyerek ayrıldı. Dikkatlerini çekmişti çünkü bu gemi, Endonezya ve Papua Yeni Gine arasında altın ve köle ticareti yapıyordu. Geminin gümrük beyanname kayıtlarına bakıldığında, Black Rock evvela Portsmouth Limanı’nın 23 numaralı iskelesinden denize açılmış ve aynı yere dönmesi düşünülmüştü. Ancak hiçbir şirket gemiye sahip çıkmamıştı. Gemi muhtemelen yaklaşık 40 mürettebat ve taşıdığı -sayısı bilinmeyen- kölelerle birlikte denizde kaybolmuştu. Gemi kaybolduğu sırada Magnus Hanso’nun idaresinde olduğu tahmin ediliyor.
Black etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Black etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
31 Ağustos 2007 Cuma
Detaylar-Magnus Hanso
Black Rock, 1881 yılında, altın arama işinden dönerken, Güney Hint Okyanusu’nda kayboldu. Belki de geminin ortadan yok olmasından daha ilginç olanı, olayların devam etmesiydi. Papua Yeni Gine’li tüccarlara göre, gemi limandan, Batı Afrika yönüne değil, doğu istikametine doğru ilerleyerek ayrıldı. Dikkatlerini çekmişti çünkü bu gemi, Endonezya ve Papua Yeni Gine arasında altın ve köle ticareti yapıyordu. Geminin gümrük beyanname kayıtlarına bakıldığında, Black Rock evvela Portsmouth Limanı’nın 23 numaralı iskelesinden denize açılmış ve aynı yere dönmesi düşünülmüştü. Ancak hiçbir şirket gemiye sahip çıkmamıştı. Gemi muhtemelen yaklaşık 40 mürettebat ve taşıdığı -sayısı bilinmeyen- kölelerle birlikte denizde kaybolmuştu. Gemi kaybolduğu sırada Magnus Hanso’nun idaresinde olduğu tahmin ediliyor.
Detaylar-23 numaralı iskele
New World Sea Traders isimli bir İngiliz deniz ticaret şirketine ait olan Black Rock, bu şirket tarafından işletilen üç köle gemisinden birisiydi. Köle ticaretinin 1833 yılında yasaklandığı düşünülürse, New World Sea Traders, yasa dışı köle ticareti yapmaktaydı. New World Sea Traders şirketi, eski bir gemi kaptanı olan Magnus Hanso’ya aitti. Yasal olarak kayıtlı görünmese de Black Rock, Portsmouth limanının New World Sea Traders şirketine ait bulunan 18-27 numaralı iskelelerinden 23 numaralı olanını kullanıyordu.
30 Ağustos 2007 Perşembe
“Lost” dizisinin sırrı çözüldü.
Dünya üzerinde, yüz milyonları ekran başına kilitleyen “Lost” dizisinin sırrı çözüldü. Andrew Smith adlı bir Amerikalı, senaryodaki gizemi çözüp “Seventh Seal Theory” adıyla internet sitelerine gönderdi. İşte Lost’un sırrı;
FISILTILAR KİME AİT? …
Ada, doğal bir mineral (Black Rock). Alvar Hanso’nun dedesi Magnus Hanso’nun niyeti, köleleriyle birlikte bu efsanevi “Black Rock”ı patlatıp elde edeceği madeni satmaktı. Bir fırtınaya yakalanarak karaya vurdular. “Magnus” kurtuldu, köleler öldü. Adayı terk etmek için bir sal inşa etti. Kölelerin çığlıkları kulaklarındaydı. Aslında onları gerçekten duyuyordu. “Black rock” elektromanyetik aktiviteyi, sesi, düşünceyi, hafızayı kaydediyordu. Aynı zamanda ona geleceğiyle ilgili sezgisel bir fikir de veriyordu. Bir gemi yapıp eve döndü. Gemisiyle adaya makul bir mesafede seyrederek meditasyon halinde, taşın ona gelecekle ilgili anlattıklarını telakki etti. Bunları ticaret hayatında kullanarak adanın sırrıyla birlikte varisi “Alvar Hanso”ya bırakabilecek kadar muazzam bir servete sahip olacaktı.
GİZEMLİ SAYILAR
“Valenzetti” adlı matematikçi, dünyanın sonuna dair “4,8,15,16,23,42” sayılarını içeren bir formül hesaplamıştı. Bu sayıların her yerde olduklarını ve dünyanın sonunun tahmininde önemli olduğunu iddia ediyordu. “Alvar”, formülü öğrendi ve adanın kendisine verdiği bilgiyle alakalı bularak “Valenzetti” ile “Dharma Girişimini”ni oluşturdu. Amaç bu sayıları değiştirerek dünyayı öngörülen korkunç sondan kurtarmaktı. “Alvar”, insanlığın iyiliği için adayı bazı kalifiye insanlarla paylaşması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden bilim adamlarını ve psişik sınırlara dayanan güçlere sahip, özel çocukları adaya getirdi.
ADADAKİ İSTASYONLAR
Adada kurulan istasyonlarda kaderin değiştirilemezliği teorisini sınayan deneyler yapıldı. Bu deneylerden biri Swan’dı. Aslında test edilen şey, görevlerine olan inançlarının, kaderi yerinden bir milimetre oynatıp oynatamayacağıydı. İşe yaramadı. Sorunlu kaderin, adada hapsedilmesine karar verildi.
MERAK EDİLEN JACOB KİM?
Çocukların en özeli “Jacob”, zihniyle objeleri oynatabiliyordu. Madem “Black Rock” hafızayı depolayabiliyordu, “Jacob” da kayanın gücünün yoğun olduğu yere yerleştirildi ve bir bilim adamı ordusunun gözlemi altında kayadan kaderi emmeye çalıştı. Daha sonra “incident”(olay) olarak bahsedilecek patlama gerçekleşti. “Jacob”, bu patlamayla cismani formunu kaybedip, “Black Rock” tarafından emildi. Ama nesneleri hala oynatabiliyordu. Kendini taş halinde hareket ettirebiliyordu. Siyah bir toz bulutu halinde hareket edip, çeşitli şekillere bürünebiliyordu.
KADERİ DEĞİŞTİREMEDİLER
Patlama, enerjinin serbest bırakılmasını gerekli kılmıştı. Yoğunlaşan enerji bilim adamlarının kader üzerindeki araştırmalarının sürmesini sağlıyor, enerjinin periyodik olarak boşaltılması ise başka felaketleri önlemeye yarıyordu. “Swan”ın artık gerçek bir amacı vardı. Elektromanyetik enerjinin, “her 108 dakikada bir” yakındaki bir başka uyduya aktarılması gerekiyordu. Bu iş için, “Radzinsky ve Kelvin İnman” atandı. Fakat onlar, kaderin değişmeyeceğini düşündüler. Bununla birlikte “incident”(olay), dünyanın felaketine yol açacak olan bir anomali yaratmıştı. .
ADAYA ANOMALİYİ ÇEKTİ
Bakunin’e, bu anomalinin dünya üzerinde yarattığı etkiyi takip etme ve etkileyebileceği insanların profilini çıkarma görevi verildi. O da, “Flame İstasyonu” vasıtasıyla bu insanları buldu. Her biri bir şekilde düşen uçakla ya da birbiriyle bağlantılıydı. Anomali büyük dalgalar halinde büyüyecekti. Sonunda bir şekilde bütün bu insanlar aynı gün aynı saatte aynı uçağa bindirilerek adaya getirildiler. “Dharma”, kaderin rotasının tamirinde (course-correcting) ona yardımcı oluyordu.
FISILTILAR KİME AİT? …
Ada, doğal bir mineral (Black Rock). Alvar Hanso’nun dedesi Magnus Hanso’nun niyeti, köleleriyle birlikte bu efsanevi “Black Rock”ı patlatıp elde edeceği madeni satmaktı. Bir fırtınaya yakalanarak karaya vurdular. “Magnus” kurtuldu, köleler öldü. Adayı terk etmek için bir sal inşa etti. Kölelerin çığlıkları kulaklarındaydı. Aslında onları gerçekten duyuyordu. “Black rock” elektromanyetik aktiviteyi, sesi, düşünceyi, hafızayı kaydediyordu. Aynı zamanda ona geleceğiyle ilgili sezgisel bir fikir de veriyordu. Bir gemi yapıp eve döndü. Gemisiyle adaya makul bir mesafede seyrederek meditasyon halinde, taşın ona gelecekle ilgili anlattıklarını telakki etti. Bunları ticaret hayatında kullanarak adanın sırrıyla birlikte varisi “Alvar Hanso”ya bırakabilecek kadar muazzam bir servete sahip olacaktı.
GİZEMLİ SAYILAR
“Valenzetti” adlı matematikçi, dünyanın sonuna dair “4,8,15,16,23,42” sayılarını içeren bir formül hesaplamıştı. Bu sayıların her yerde olduklarını ve dünyanın sonunun tahmininde önemli olduğunu iddia ediyordu. “Alvar”, formülü öğrendi ve adanın kendisine verdiği bilgiyle alakalı bularak “Valenzetti” ile “Dharma Girişimini”ni oluşturdu. Amaç bu sayıları değiştirerek dünyayı öngörülen korkunç sondan kurtarmaktı. “Alvar”, insanlığın iyiliği için adayı bazı kalifiye insanlarla paylaşması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden bilim adamlarını ve psişik sınırlara dayanan güçlere sahip, özel çocukları adaya getirdi.
ADADAKİ İSTASYONLAR
Adada kurulan istasyonlarda kaderin değiştirilemezliği teorisini sınayan deneyler yapıldı. Bu deneylerden biri Swan’dı. Aslında test edilen şey, görevlerine olan inançlarının, kaderi yerinden bir milimetre oynatıp oynatamayacağıydı. İşe yaramadı. Sorunlu kaderin, adada hapsedilmesine karar verildi.
MERAK EDİLEN JACOB KİM?
Çocukların en özeli “Jacob”, zihniyle objeleri oynatabiliyordu. Madem “Black Rock” hafızayı depolayabiliyordu, “Jacob” da kayanın gücünün yoğun olduğu yere yerleştirildi ve bir bilim adamı ordusunun gözlemi altında kayadan kaderi emmeye çalıştı. Daha sonra “incident”(olay) olarak bahsedilecek patlama gerçekleşti. “Jacob”, bu patlamayla cismani formunu kaybedip, “Black Rock” tarafından emildi. Ama nesneleri hala oynatabiliyordu. Kendini taş halinde hareket ettirebiliyordu. Siyah bir toz bulutu halinde hareket edip, çeşitli şekillere bürünebiliyordu.
KADERİ DEĞİŞTİREMEDİLER
Patlama, enerjinin serbest bırakılmasını gerekli kılmıştı. Yoğunlaşan enerji bilim adamlarının kader üzerindeki araştırmalarının sürmesini sağlıyor, enerjinin periyodik olarak boşaltılması ise başka felaketleri önlemeye yarıyordu. “Swan”ın artık gerçek bir amacı vardı. Elektromanyetik enerjinin, “her 108 dakikada bir” yakındaki bir başka uyduya aktarılması gerekiyordu. Bu iş için, “Radzinsky ve Kelvin İnman” atandı. Fakat onlar, kaderin değişmeyeceğini düşündüler. Bununla birlikte “incident”(olay), dünyanın felaketine yol açacak olan bir anomali yaratmıştı. .
ADAYA ANOMALİYİ ÇEKTİ
Bakunin’e, bu anomalinin dünya üzerinde yarattığı etkiyi takip etme ve etkileyebileceği insanların profilini çıkarma görevi verildi. O da, “Flame İstasyonu” vasıtasıyla bu insanları buldu. Her biri bir şekilde düşen uçakla ya da birbiriyle bağlantılıydı. Anomali büyük dalgalar halinde büyüyecekti. Sonunda bir şekilde bütün bu insanlar aynı gün aynı saatte aynı uçağa bindirilerek adaya getirildiler. “Dharma”, kaderin rotasının tamirinde (course-correcting) ona yardımcı oluyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)